Mondros Anlaşması’ndan sonra Trakya’nın elden çıkma tehlikesi belirince Edirne Milletvekili Faik ile Belediye Başkanı Şevket ve arkadaşları Trakya’nın savunulması amacıyla bir örgüt kurulmasına karar verip, 30 Kasım 1918’de Trakya-Paşaeli Müdafaa Heyet-i Osmaniye Cemiyeti‘ni kurdular. Cemiyetin tüzüğünde amaç, bölgenin hukuksal olarak Osmanlı olduğunun kanıtlanması ve savunulması olarak belirtilmişti. Başkanlığına önce Müftü Mestan Efendi’nin, daha sonra Konsolos Şükrü Bey’in getirildiği bu cemiyet, çıkarmakta olduğu “Trakya” adlı gazete ve yayınladığı broşür ve bildirilerle Trakya’nın kültür, dil, din olarak Türk olduğunu kanıtlamaya çalışıyordu. 22 Ocak 1919’da İstanbul’da bir toplantı düzenleyen Cemiyet, Trakya halkının %75’nin Türk olduğunu belirterek, bunu kanıtlamak için bir halkoylaması yapılmasını önermişti. Bu Cemiyete göre Trakya Doğusu ve Batısı ile bir bütündü ve tümü Türk çoğunluğundaydı, dolayısıyla bölgenin bütünlüğü mutlaka sağlanmalıydı.
Bu Cemiyet Temmuz 1919’da düzenlediği kongrelerle Trakya’nın Yunanlılara verilemeyeceğini savunmuştu. Bu amaçla İstanbul’daki Müttefik yetkilileri katında girişimlerde bulunduğu gibi, gönderdiği bir heyet aracılığıyla Paris Konferansı’na da bir rapor sunarak bölgenin Türk olduğunu ve Yunanlılara verilemeyeceğini savunmuştu. Bu cemiyet Batı Trakya ile Doğu Trakya’yı bir bütün kabul ettiği ve bu anlayışını sonuna kadar sürdürdüğü için, Batı Trakya’yı ayrı tutan Misak-ı Milli hükümlerine ters düşmüştü. Bu nedenle Mayıs 1920’de Batı Trakya’da bir Türk Hükümeti kurmuş ise de bu hükümet fazla yaşamamış ve TBMM’nin de kabul ettiği Misak-ı Milli sınırları esas alınmıştır.