Atatürkçü düşünce, tam bağımsızlık ve Batılılık ilkeleri çerçevesinde karşı-emperyalizm ve altı ok ile belirlenir. Ne yazık ki, Türkiye’deki Atatürkçü duyarlılığa yeterince sahip olmayan yönetimlerin uygulamaları ile, Atatürkçülük önce yalnızca altı oka indirgemiş, daha sonra da bu altı ilkeyi genel anlamından tümüyle saptıracak yorumlara konu yapmıştır.
Oysa, Atatürkçü düşünce, öğeleri birbirinden ayrılamayacak bir bütündür. Tam bağımsızlık bir yana bırakılınca, Çağdaşlaşma ilkesi bir Batı kuyrukçuluğuna dönüşme eğilimi göstermiştir. Daha sonra, Cumhuriyetçilik, Milliyetçilik, Halkçılık, Devletçilik, Laiklik ve Devrimcilik ilkeleri de birbirlerinden soyutlanarak, tek tek ele alınıp yorumlanınca, durum iyice karışmış ve Kemalist ideoloji tümüyle temel ekseninden kaydırılmıştır. Bunun sonunda da kaçınılmaz yozlaşma ortaya çıkmış, toplumun benimsediği Atatürk ilkeleri ile toplumun benimsemediği Atatürk ilkeleri gibi yapay ve Atatürkçülük saptırıcı ayırımlardan söz edilmeye başlamıştır.
Oysa, Atatürkçülüğün Batılılaşma anlayışı, tümüyle akılcı bir yaklaşma ve siyasal, ekonomik, kültürel bir tam bağımsızlık anlayışına dayalıdır. Altı ok, ancak bu çerçeve içinde bir anlam taşır.