Yalnızlık Paylaşılmaz

Yalnızlık, yaşamda bir an,
Hep yeniden başlayan…
Dışından anlaşılmaz.

Ya da kocaman bir yalan,
Kovdukça kovalayan…
Paylaşılmaz.

Bir düşün’de beni sana ayıran
Yalnızlık paylaşılmaz
Paylaşılsa yalnızlık olmaz.

Özdemir Asaf

Blog Yazmaya Başlayın demiştim fakat ben de ihmal ediyorum. Umarım birgün daha düzenli yazmayı başaracağım.

Amacım şiir paylaşmak değil. Yalnızlığı paylaşmak. Paylaşmaktan hoşlanmadığım bir şey. Kıymetini bilin. 🙂

İlkokul ikinci sınıftan sonra benim yalnızlık serüvenim başladı. Sekiz yaşında! Çok havalı geliyor kulağa değil mi? Evde tek başına!

O yıllarda televizyon tek kanaldı. Ben mi açmıyordum yoksa yayın miçin akşam başlıyordu hatırlamıyorum. Radyo dinlediğimi hatırlıyorum. Şimdiki gibi FM kanallar değil. TRT! Çok bilgilendirici yayınlar yapılıyordu. Hem de tek kanalla!

Evimizin hemen yan tarafında mahalle kütüphanesi vardı. Eskiden bu tip kütüphaneler çoktu. Sonra kayboldular. Kütüphane memuru kadınla ahbap olmuştum. Tek katlı, sobalı, büyükçe bir oda düşünün. Şirin bir yerdi. (Cemil Meriç geldi aklıma, bir kitabında yalnızlıktan dolayı kendini okumaya verdiğini anlatıyordu.)

Radyo ve kitap!

Yalnızlığınızı sizi daha değerli yapacak şeylerle doldurum. Kitap okuyun, yabancı dil öğrenmeye çalışın, film seyredin, seyahat edin,.. Neye imkanınız varsa, neden hoşlanıyorsanız onu yapın.

Son söz olarak; yalnızlık güzeldir. Halka yaklaşıp Hak’tan uzaklaşmayın.

(Bu yazı ilk yazdığımda çok farklıydı. Hatıralar falan. Sildim. Yalnızlık insanı ketum yapıyor. Belki bir gün kendimi anlatırım.)