En Güzel Mevlana Sözleri

Mevlâna Celaleddin-i Rumi sadece bir isim değil, bilgelik, şiir ve manevi öğretilerle dolu derin bir okyanustur. Bu bilgi hazinesine dalarak onun derin içgörülerini keşfedin.

Mevlana Sözleri

Ahlak örtüsü olmayanı, başörtüsü dindar yapmaz.

Akıl bir kuzu, nefis bir kurt, iman ise çobandır. İman kuvvetli olmazsa, nefis aklı yer.

Aklım her gün tövbe eder. Nefsim her an tövbemi bozar. Arada kalmış bîçareyim. İyi ki senin kapın var.

Altın ne oluyor, can ne oluyor, inci, mercan da nedir bir sevgiye harcanmadıktan, bir sevgiliye feda edilmedikten sonra.

Aradığın seni arayandır.

Aşk nasip işidir hesap işi değil! Aşk adayıştır arayış değil! Sen adanmışsan ve yanmışsan bu uğurda aşk seni bulmaya gelir.

Aşk; sandığın kadar değil, yandığın kadardır…

Aşkın hikâyesini, durmaksızın feryat eden bülbüle değil. Sessiz sedasız can veren pervanelere sor.

Ay doğmuyorsa yüzüne, güneş vurmuyorsa pencerene, kabahati ne güneşte ne de ay da ara! Gözlerindeki perdeyi arala!

Aynı dili konuşanlar değil, aynı duyguları paylaşanlar anlaşabilir.

Başta dönüp koşan nice bilgiler, nice hünerler vardır ki, insan onunla baş olmak isterse, baş elden gider. Başının gitmesini istemiyorsan ayak ol.

Bazen halimize Melekler imrenir. Bazen de halimizden Şeytan bile iğrenir.

Bazı insanlar bize armağandır, bazıları ise ders.

Ben hiç dilek tutmadım, hep dua ettim. Ömrün ömrüme nasip olsun diye!

Beni çok özle, bir daha bu kadar sevmeyecekler seni. Aşksız olma ki ölü olmayasın. Aşkta öl ki diri kalasın.

Bilmez misin ki cevap vermemek de cevaptır.

Bir gönülde aşk ve sevgi ateşi yoksa o kişi karanlıklarda, Allah nurundan habersizdir.

Bir kimsede kibir varsa, söz söylediği zaman soğan gibi kokar.

Bir muammadır aşk. Kiminin vicdanına atılan taş, kiminin de gözünden akıtılan yaştır aşk.

Bir yandan korkun bir yandan umudun varsa iki kanatlı olursun. Tek kanatla uçulmaz zaten.

Birini tanımadıysan kimin ve neyin peşinde olduğuna bak! Anlarsın…

Birini tanımadıysan kimin ve neyin peşinde olduğuna bak! Anlarsın…

Bozuk olunca maya, ne ar tanır ne de hayâ!

Cahil kimsenin yanında kitap gibi sessiz ol.

Cahil kişi gülün güzelliğini görmez, gider dikenine takılır.

Cahille girme münakaşaya. Ya sinirini zıplatır tavana! Ya da yazık olur adabına.

Can’ı Canan’a teslime hazır değilsen ‘ben Aşk’ım’ deme kimseye.

Çektirilen acı havada asılı kalmaz, çektirenin başına düşer.

Dediler ki: gözden ırak olan gönülden de ırak olur. Dedim ki: gönle giren gözden ırak olsa ne olur.

Dert, insanı yokluğa götüren rahvan attır.

Dert, insanı yokluğa götüren rahvan attır.

Dilini terbiye etmeden önce yüreğini terbiye et; çünkü söz yürekten gelir, dilden çıkar.

Doğruların yemin etmeye ihtiyacı yoktur.

Dua kapı çalmaktır. Gerisine karışmak haddi aşmaktır.

Ey dost! Derdin ne olursa olsun umudun her zaman Allah olsun.

Ey Müslüman, edep nedir diye sorarsan bil ki edep, her edepsizin edepsizliğine katlanmaktır.

Ey sahura kalkan, sahur yemeği yiyen kişi! Az konuş, hatta sus! Sus da orucu anlayanlar, oruçtan söz etsinler.

Ey sevgili; heyben acıyla dolar da nefes alamazsan gel. Huzur bulacağın kıyılarım senindir. Umutların solar kurur da su bulamazsan beraber sulayalım, gözyaşlarım senindir. Kanadın kırılır da maviye uçamazsan, ne güne duruyor al, kanatlarım senindir. Çaresiz çilelere bir umut bulamazsan, kendime ettiğim dualarım senindir.

Ey sevgili. Biz seninle bir salkımın iki aşık üzümüyken, başka şişelerde şarap olmuşuz, başka hayallerde harap olmuşuz.

Fakat harap olmaktan niye gamlanayım? Harabenin altında padişah hazinesi var.

Gel de birbirimizin kadrini bilelim. Çünkü ansızın ayrılacağız birbirimizden.

Gerçek aşk’ı bilen kalp bir damla suya bile hürmetle bakar.

Gerek yok her sözü laf ile beyana. Bir bakış bin söz eder, bakıştan anlayana.

Gönül almayı bilmeyene ömür emanet edilmez.

Gönül sevgiyi bulmuşsa kuru dal bile çiçek açar.

Gönül, ebedi olmayan mülkü, bir rüya bil!

Gönül, gönül verilerek alınır.

Gözyaşının bile görevi varmış. Ardından gelecek gülümseme için temizlik yaparmış.

Gülü gülene ver. Kalbini sevene ver. Sevmek güzel şeydir. Kıymet bilene ver.

Güzelliğin bir damlası olan Leyla için uykuyu haram etmek çok değilse, güzelliğin kaynağı Mevla için bir ömrü feda etmek az bile.

Harf’ler yetmedi anlaşılmama, bari hâl’den anla.

Her yerde olmak gibi bir duan varsa, gönüllere gir; çünkü sevenler, sevdiklerini gönüllerinde taşırlar.

Her zorluğun sonunda doğan bir ışık vardır. Eğer elleriniz diken yaralarıyla kan revan içinde kaldıysa güle dokunmanıza çok az kalmış demektir.

İmtihan içinde imtihan vardır. Derlen toparlan da ufak bir imtihana satma kendini.

İnsan her şeyi göremez; sevdiğin şeyler, seni kör ve sağır eder.

İsyanlardayım dedi. Hayır, imtihanlardaydı. Fark etseydi, kurtulacaktı.

İyiyim desem yalan olur, kötüyüm desem inancıma dokunur. En iyisi şükre vurayım dilimi, belki o zaman kalbim kurtulur.

Kaderde sevmek var ama kavuşmak yok ise şayet, olsun! Vuslata aşık gönül susmaya da razı.

Kalbi ve sözü bir olmayan kimsenin yüz dili bile olsa, o yine dilsiz sayılır.

Kalbimi ve ruhumu vermemin bir yararı yok, sen zaten bunlara sahipsin. O yüzden sana bir ayna getirdim. Kendine bak beni hatırla.

Kalbin bir gün seni sevgiliye götürecek. Ruhun bir gün seni sevgiliye taşıyacak. Sakın acında kaybolma. Bil ki çektiğin acı bir gün dermanın olacak.

Kalbinizle yaptığınız her şey size geri dönecektir.

Kalp denizdir, dil de kıyı. Deniz de ne varsa kıyıya o vurur.

Kanat vardır doğanı padişaha götürür; kanat vardır kuzgunu leşe götürür.

Kapı açılır, sen yeter ki vurmayı bil! Ne zaman? Bilemem! Yeter ki o kapıda durmayı bil!

Kır oğul zinciri; hür gez, hür konuş, yok mu altından gümüşten bir kurtuluş?

Kim demiş gül yaşar dikenin himayesinde? Dikenin itibarı gül himayesinde!

Kim, ne olursa olsun, sevgili bizim olsun tek, canı, canımız olsun.

Kimde bir güzellik varsa bilsin ki ödünçtür.

Kimle gezdiğinize, kimle arkadaşlık ettiğinize dikkat edin. Çünkü bülbül güle, karga çöplüğe götürür.

Kitaplardan önce, kendimizi okumaya çalışalım.

Köpeklerin kardeşliği, aralarına kemik atana kadardır.

Köpeklerin kardeşliği, aralarına kemik atılana kadardır.

Kötülük yaptın mı kork! Çünkü o bir tohumdur. Allah yeşertir, karşına çıkarır.

Kusur arıyorsan, tüm aynalar senin.

Küle döndüysen, yeniden güle dönmeyi bekle. Ve geçmişte kaç kere küle dönüştüğünü değil, kaç kere yeniden küllerin arasından doğrulup yeni bir gül olduğunu hatırla.

Küsmek ve darılmak için bahaneler aramak yerine, sevmek ve sevilmek için çareler arayın.

Merhamette güneş gibi ol; cömertlikte akarsu gibi ol; tevazuda toprak gibi ol; ayıpları, kusurları örtmekte gece gibi ol.

Misafirsin bu hanede ey gönül, umduğunla değil bulduğunla gül, hane sahibi ne derse o olur, ne kimseye sitem eyle, ne üzül.

Muhabbet ve merhamet, insanlığın; hiddet ve şehvet de hayvanların sıfatlarıdır.

Nasibinde varsa alırsın karıncadan bile ders. Nasibinde yoksa bütün cihan önüne serilse sana ters.

Ne kadar bilirsen bil, söylediklerin karşındakilerin anlayabileceği kadardır.

Ne zaman gökyüzüne bir nefes, bir dua gönderdin de ardınca ona benzer iyilik görmedin?

Nefsin ejderhadır. Öldü sanma, uykuya dalar o. Dertten eline fırsat düşmediği için uyur. Derdin bitince çıkar hemen. Hüner; dertsizken de nefsi uykuda tutmadadır.

Nefsin, üzüm ve hurma gibi tatlı şeylerin sarhoşu oldukça, ruhunun üzüm salkımını görebilir misin ki?

Okuyarak öğreneceksin ama severek anlayacaksın.

Öyle bir ‘yâr’ sev ki evladım; elinde su tasıyla, iftarı bekleyen oruçlu gibi beklesin seni.

Sabır önceleri zehirdir. Huy edinirsen bal olur!

Sarılmayı bilir misin? Sahiplenmeyi, sahiplendiğinde sadık kalmayı? Sen bilir misin aşık olmayı? Bölünebilir misin ikilere, üçlere, gerekirse binlere? Yapabilir misin? Gerçekten sevebilir misin? Sevmenin demesi olmaz. Unutma; ya çok seversin bir kere, ya da hiç sevmezsin.

Sen Allah’a güven. Hiç beklemediğin anda çiçek açar umutlar.

Sen çiçek olup etrafa gülücükler saçmaya söz ver. Toprak olup seni başının üstünde taşıyan bulunur.

Seni bağrıma değil, bağrımı ve başımı ayağının altına bastım. Gözüm toprak olacak, ama gönlüm daima aşk kokacak.

Sus gönlüm! Bütün bu susmalarına karşılık her şeyin hayırlısının olacağına inanarak sus.

Susmak, mana eksikliğinden değil. Belki mana derinliğindendir.

Şarap küpü nereye konursa konsun şaraptır. Gül mezbelelikte bitmekle kötü olmaz, şarap altın tasa konmakla helal olmaz.

Şikayetçi, kötü huyludur. İyi huylu şikâyet etmez, tahammül eder.

Toprak gibi sessiz olduğum an bil ki; şimşek gibi gökte gürlüyor feryadım.

Tut ki Ali’den sana miras kaldı Zülfikar. Sende Ali’nin yüreği yoksa Zülfikar neye yarar?

Üç sözden fazla değil, tüm ömrüm şu üç söz; hamdım, piştim, yandım.

Yapraksız kaldın diye gövdeni kestirme. Zira bu işin baharı var.

Yaşadığın dünyaya bak; yüce tanrı, hangi eserini sevginin kucağında büyütmemiş? Neden okşamak ve kucaklamakla gidilecek yere, tekme ve tokatla erişmeyi tercih edesin?

Yılan sokması seni sadece canından eder. Ama kötü dost hem candan hem de imandan eder!

Yok, dünyada hicrandan daha acı ne istiyorsan et de onu etme.

Yürürken başımın yerde olması sizi rahatsız etmesin. Benim tek derdim; yere düşen edebinize takılmamak.

Yüz kişinin içinde aşık, gökte yıldızlar arasında parıldayan ay gibi belli olur.

Mevlâna Celaleddin-i Rumi, sadece tarihi bir figür değil, aynı zamanda her birimize hitap eden evrensel mesajlara sahip bir öğretmendir.